23 Ekim 2007 Salı

kesik piramit

sımsıkı tutuyorum; avucumda hissediyorum beslediğim umudun gerçekleşeceği anı. Bir piramitin son tuğlası gibi... İçimdeki umudun yalnızlığımı yırtacağı anda beliriyor bir olay, kişi, belki de sadece benim orada olan. Ama kesin olan şu ki: Her ne ise hiç tereddüt etmiyor en alttaki tuğlayı çekerken. "Yapma!" diyecek oluyorum; bana gülümsüyor. Kalkan tozla beraber belirsizlik yumağı kaplıyor yalnızlığımı. Ve sonra sessizlik... Bir an sadece bir an değiştirebiliyor insan hayata bakışını. Yıkılan piramitin sonrasında yeniden aynı tuğlaların altına girmek zor geliyor insana. Yeniden dizmesi gerekiyor tek tek ve özenle diğerlerinde olduğu gibi ama bu devinim yıpratıyor insanı. Her ne kadar yeniden başlarsa başlasın değişmeyen tek şey: Sonunda elinde kalan ve başından beri kalmakta olan son tuğla. Ben daha tek tuğlayla nasıl piramit yapılacağını öğrenmedim ki! Bir gün dayanamayıp o tek tuğlayı yontmaya çalışmaktan o kadar korkuyorum ki...
08.10.05 , 00:18

1 yorum:

Onur Ilgaz dedi ki...

Her yıkılan piramit bir toz bulutu bırakır geride. Bu toz kaplar tüm benliğimizi. Her toza bulanan beyin kirlenir ve uzaklaşır saflıktan. Her kirlenen beyin farklılaşır ve farklı devinimler yapar. Her farklı devinim yeni bir piramit ortaya çıkarır. Binlerce farklı piramit, kimi şekilli kimi şekilsiz, kimi oval, kimi kare, kimi çelişkilerle dolu bir şekilde tam bir piramit. Sonuncuyu yontmaktan korkuyorsan nasıl her seferinde başka bir piramit inşa edebiliyorsun, bir düşün. Yok hepsi aynı diyorsan, o da imkansız, bunu bil.