20 Ağustos 2010 Cuma

'ego'kent / bölüm4:sigara molası

7 dakika gecikecekti ilk tramvay vatmanın yersiz sigara molası yüzünden. İçindeki doğulu çekiştiriyordu kendinden yana, "Ne hal geldi acaba tramvayın başına?" diyerek. Diğer yandan batılı hesap sormaktan çekinmiyordu attığı her adımda günün ilk ışıkları durağı boyarken.
03.08.10 , 05:50

5 Ağustos 2010 Perşembe

'ego'kent / bölüm3:kElİmElEr

adımlarını sıklaştırmış, harften harfe atlamaktaydı. Kendine sinirlendiği anlar dışında sakin bir şekilde volta atmayı alışkanlık haline getirmişti kafasında dönüp dolaşan kelimelerde. Başkaları tarafından söylenmiş olması onları önemsiz kılmıyor; aklına düşmesi bu sürecin başlaması için yeterli oluyordu. An gelir harfleri incitecekmişcesine yürürken kelimenin üzerinde o kadar yükselir ki kendisini Babil Kulesi'nin tepesinde hissetmekten alıkoyamazdı. Aksine hırsını harflerden çıkartmaya başladığındaysa, kelimenin ağırlığı altında Atlas rolüne soyunurdu. Bu ayrık uçlar arasındaki ortak nokta, bazen kulağına fısıldanan bazense çok sert bir duvarmışcasına karşısına çıkan kelimeydi: Ego...
27.07.10 , 13:12

16 Temmuz 2010 Cuma

'ego'kent / bölüm2:'duman'sız hava sahası

yürürken biraz olsun yükseldiğini hissetmesinin nedeni: Zeminle arasına kısa bir süre önce girmiş olan dumandı. Kaldırımlarda iz bırakmadan ilerleyişini dumana mı borçluydu ya da bir an olsun iyi/kötü iz bırakmıyor olmayı kısmen yok olmaya denk tutmuş; daha da kötüsü bundan memnun olmuş olabilirdi. Betondan biraz uzaklaştığı anlarda doğanın mükemmelliğine daha çok inandığını hissediyor; bir şaman olduğunu düşünüyordu. Diğer yandan kilisenin önünden geçerken biraz Hristiyan, ezan sesi duyduğunda biraz Müslüman gibi hissettiğini hatırlamak onu bu öykünmeden söküp aldı. Yağmur çiselemeye başladığında şehrin gürültüsüne dayanamayıp, kendi "güzel gürültü"sünü dinlemek için kulaklıklarını aramaktaydı. Eğer huzur denilen şey varsa, şu an ondan kopup gelmiş olmalıydı: Ayaklarının altından giderek azalmasından hayıflandığı, onu şehirden soyutlayan duman / "güzel gürültü" - Idioteque / ahmakıslatan... Parça değişmekteyken ayakları yere basmaya başlamış, şehrin bir parçası olmanın verdiği huzursuzluk huzurun yerini almıştı. Kim demiş 'duman'sız hava sahası daha sağlıklı diye?!..
28.06.10 , 15:17

6 Nisan 2010 Salı

'ego'kent / bölüm1:inşaa

an damlacıkları mağarasındaki sarkıtlardan düşüp -di'li geçmiş zaman dikitlerini oluştururken, zamanın kaybolduğunu düşünüyordu. Yüzyıllar boyunca kafasında yer edecek bir şeyle uğraştığının farkında değildi. Sırtüstü yatmakta olduğu büyük, soğuk kayada doğruldu. Hemen sağında duran kendi yaptığı el aletini aldı. Gözüne kaçan toz parçalarına aldırmaksızın sarkıtları yontmaya başladı. Zamanı kendince bir forma soktuğunu zannederken, anbean değişen mağarasının daha sonra tanımlamakta zorlanacağı bir şekle bürüneceğini tahmin edemezdi. Daha düzgün geometriye sahip bir forma... apartman dairesine... Üst üste yığılmış mağaraları andıran apartman dairelerinin oluşturduğu yapıyı tanımlamak için kullanacağı kelimeyi ise çoktan seçmişti: Şehir...
05.04.10 , 11:36

5 Ocak 2010 Salı

schengenland

hemen hemen herkes çantasını toparlayıp kısa süreliğine de olsa kurtulmak ister rutin bir hal almış hayatından. Tercihen rota başka bir ülkedir. Seçim aşaması oldukça sıkıntılıdır. Ne de olsa bu şansı en doğru şekilde değerlendirme çabasından doğal bir şey yoktur. Gidilecek yer şeçiminden sonra bilgi toplama süreci başlar ki turist rehberlerine, internet sayfalarına, önceden o ülke ya da şehirde bulunmuş kişilere danışma ile harmanlanan bir bilgi yığınıdır. An gelip ayak basıldığında kişi için henüz bilinmeyen topraklara, yolculuk sırasında hissettiğinin aslında o kadar da büyük bir heyecan olmadığına kanaat getirir. O an insan farklı hissetmeye başlar ta ki geri dönüş yolculuğu başlayana değin. Artık etrafını keşfetmeye başlayan bir çocuk kadar heyecanlı ve meraklı, deneyinin son safhasında çalışmakta olan bir bilimadamı kadar dikkatlidir maruz kalmaya başladığı yeni kültüre. Diğer bir deyişle yeni olan her şeye...

Fakat hayat yön göstergelerindeki gibi net olmadığından, gezen kişi farkedecektir ki önceden yapılan gezi planı kah sohbetlerine doyum olmayan bir yerliyle, kah rehberinin detaylı anlatımı beğenilen bir gezi grubuyla sekteye uğrar. Yoldan birisini çevirip neyi nerede en iyi şekilde yiyebileceğiniz sorgusu sizi gezi rehberinde yazılı olanların satır aralarına götürecektir. Bilindiği zannedilenler arasındaki bilinmezlikten doğan gizemdir gezmeyi çekici kılan.

Rotasını Avrupa olarak çizmiş kişi içinse, sahip olduğu en geniş 2.yüzölçümüyle "Schengenland" önemli bir yer alıyor. Özellikle içerdiği 24 ülke arasındaki serbest dolaşım hakkı önünüze ülkelerden oluşmuş kocaman bir seçenek yelpazesi sunuyor. Bu geziyi en uygun bütçeyle en etkin şekilde tamamlamanın anahtarı ise: İnterrail... Schengen ülkelerindeki 2.sınıf trenlerde sınırsız kullanım hakkıyla, kuşetlerde derin sohbetlere dalabilir böylelikle yolculuk stresi çekmeden kendinizi varmak istediğiniz noktada bulabilirsiniz: Yeni keşif noktanızda...
05.01.2010 , 04:57

not: görsel Y.Emre Saygılı'ya aittir.