24 Ekim 2007 Çarşamba

afiyet olsun!

insan ağlıyor dünyaya gelir gelmez. İlk etapta olumsuz bir başlangıçmış gibi görünse de sadece önyargılarımızdan kaynaklanan koca bir yanılsamadan ibaret bu durum. Bilindiği üzere milyonlarca sperm arasından insan olma şansına erişmiş olan bizler için aslında başarıyla birlikte dünyaya geldiğimiz söylenebilir. Bunu söyleyemememiz ise tamamen kendimizi önyargılarımızla sınırlayarak "an"ları kaçırmamızdır. Biz başarıyı tadarak gelmişken neden geri kalan "an"ları tatmaktan korkarız ki? Ancak iyi kötü ne varsa tadarak yakalayabiliriz "an"ları. Kahkahayı, sevgiyi, sevmeyi tadarken; acıyı, yalnızlığı, çaresizliği de tadarak hazmedebiliyorsak ancak o zaman "Yaşıyorum!" diyebiliriz. Araştırmalara göre tatlı yerken üçüncü lokmadan sonra algıladığımız tat olağanlaşmaktadır. Daha sonra algılanan her lokmanın hayatınızda kaçırdığınız "an"lar olduğunu söylemek yanlış olmaz. Çünkü biz tatlı tatmayı sadece ilk üç lokma ile sınırlandırıyoruz. Bu yüzden hayatımızda da sadece güzellikleri hatırlıyoruz. Bir insanın yalnızlığı tadabildiğini düşünelim. İçinde bulunduğu durumdan yakınmak yerine dersler çıkarmasına yardımcı olacaktır bu anlayış. Böylece daha güçlü olacaktır yalnızlığa karşı tadabilmesinden kaynaklanan bağışıklık sayesinde. Hayat adına gerçekten tadabildiğimiz her şey bizi güçlendiren birer antibiyotik olacaktır ki böylece ölümü de tatmaktan korkmayacağız. Başarıyı tadarak nefes almaya başlayan bizler ölümü de tadabilmeyi başarabilirsek hayatın hakkını verdiğimiz söylenebilir. "An"ı dolayısıyla yaşamı tadabilmeniz dileğiyle. Afiyet olsun!...
11.12.06 , 03:17

Hiç yorum yok: