tavandan damlıyordu "an" kırmızıya bürünmüş. Farklı bir şey olduğunun ve hükmünün üstümde kısa süreceğinin, zaman bile farkındaydı. An damlacıkları şimdiye değin gördüğüm en güzel dikiti oluşturmuşlardı: Kırmızılar içinde elinde şarap kadehi tutan bir saki... Usulca yanıma yaklaşırken her adımında titriyordu benliğim. Belli ki bir söyleyeceği vardı. Yoksa yıllardır toprağın sakladığı gizem miydi içimde yankılanacak olan? Ya da sadece algımın bana oynadığı yeni bir oyun mu? Her iki halde de benliğimdi ait olan o "an"a. Derin soluklarını hissedebildiğimde sakinin, eş zamanlı gizemi döküldü toprağın kızıl renkli dudaklarından: Şarap giydiğinde gece, soyunacak ve karanlık girecek koynuna. Artık sevişecek sadece sonsuz karanlık kalacak kala kala...
22.03.08 , 05:34
21 Mart 2008 Cuma
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
2 yorum:
Bu son yazdıkların acaip gusel yaa sanki bole yazılarının bir ruhu var anlayamıyorum adamım, boyle akıp gidiyor okurken, tadımlık gibiler dimağda tat bırakıyor, gerisini arattırıyor :S cok hos cok tebrik ederim;)
Tasvirlerin çok gerçek, okuyucuyu alıp 'o an' a götürebiliyorsun. Tebrik ederim, çok güzel olmuş gerçekten:)
Yorum Gönder